Prof. Dr. Mehmet Toplu
Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi;
Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi
Hazara Türkleri’nin çoğunluğunun yaşadığı ülke olan Afganistan İslam Cumhuriyeti, Orta Asya’da yer alan ve denizi kıyısı olmayan bir ülkedir. Doğu ve güneyde Pakistan batıda İran, Kuzeyde Türkmenistan, Özbekistan ve Tacikistan, doğuda da ufak bir sınırla Çin ile komşudur. Toplam 652.864 km² lik coğrafi alana sahip olan ülkede, 2014 nüfus verilerine göre 31,822,848 kişi yaşamaktadır. Ülkede yaşayan her 1000 kişiden 23,06’sı mülteci statüsündedir. (Afganistan, 2016). Halkın %99’u Müslüman’dır. Bunların %80’i Sünni ve %19’u Şii’dir. %1’i ise diğer dinlere mensuptur.
Başkanlık Tipi Cumhuriyet ile yönetilen Afganistan’ın IMF’nin satın alma paritesine göre ortalama kişi başına yıllık geliri 2016 verilerine göre $ 907 dolardır ve dünyada gelir sıralamasında 173. sıradadır. (Kişi Başına Düşen Milli Gelir Listesi, 2016). Ekonomisi büyük ölçüde tarıma ve hayvancılığa (koyun ve keçi yetiştirmeye) dayalı olan ülkede işgücünün %80’i tarım , %10’u endüstri ve %10‘’u da hizmetler sektöründe faaliyet göstermektedir. Endüstri ağırlıklı olarak küçük çapta tekstil, sabun, mobilya, ayakkabı, gübre, çimento; el yapımı halılar; doğal gaz, yağ, kömür, bakır işletmeleri yer almaktadır. Halkın ancak % 28’i okur yazardır.
2013 verilerine göre İnsani gelişmişlik endeksinde dünyadaki 186 ülke arasında 175. sıradadır (İnsani gelişme endeksi’ne göre ülkeler listesi, 2016) Afganistan’ın Etnik Yapısı konusunda sağlıklı bir veriye ulaşmak olanaklı değildir. Özellikle 1979 yılında Sovyetler Birliği’nin Afganistan’a işgal etmesi ile başlayan süreç Afganistan’ın ülke yönetimindeki bütünlüğünün kaybolmasına neden olmuştur.
Bu da toplumsal yapılarla ilgili her türlü bilgi toplamayı güçleştirmektedir. Bundan dolayı yapılan çalışmalarda ülkedeki etnik yapı ile ilgili birçok farklı sonuç ortaya çıkmakta ve bir bakıma her grup kendine uygun bir veri ortaya koymaktadır. Örneğin ABD’nin (Afghan Ethnic Groups, 2011) ve Hazara Derneği’nin Afganistan’ın etnik yapısı ile ilgili verilerdeki farklılıklar bunun somut göstergesidir.
Muhammet Gül (2012) tarafından yapılan başka bir çalışmada, Afganistan’da, Hazara Türkleri’nin % 20’lik bir oranla ülkedeki en büyük azınlık grubu oluşturduğu ve 6 milyona aşkın bir nüfusa sahip olduğu belirtmektedir. 1991 yılında Birleşmiş Milletler yardımıyla yapılan sayımda ise, Afganistan’da 6.5 milyon Hazara Türkünün yaşadığı belirtilmektedir. Türk lideri General Dostum da Afganistan’da 8 milyon Türk olduğunu söylemektedir (Gökdağ). ABD verilerine göre (Afghan Ethnic Groups, 2011) Hazaraların Dünya’daki toplam nüfusu 3,5- 4 milyon civarında bulunmaktadır. Bunların ülkeler arasındaki dağılımına bakıldığında Afganistan’da 2.870.000, İran’da 1.567.000 ( Savaş mültecileri hariç), Pakistan’da 956.000, Kanada’da 7.200 kadardır. Bu veriler arasındaki farklılıklar bile, bu alanda çalışmaların yetersizliğini ve yeniden ele alınması gerektiğini ortaya koymaktadır.
Hazaralar’ın Tarihsel Geçmişi
Hazaralar Türkçe’den ziyade Farsça (Hazaragi ve Dari lehçeleri) dilini konuşmaktadırlar. Hazaralar’ın Farsça’yı tercih etmelerinde baskı ve zulme karşı kendilerini koruma iç güdüsünün ağır bastığı ve bunun diğer Türk etnik yapılarını da etkilediği görüşü öne sürülmektedir. Bugünkü Hazara dili aslında Farsça (Hazaragi ve Dari lehçeleri) olmakla birlikte birçok Türkçe sözcüğe sahiptir. Bunlardan bazıları Çağatay Türkçesi kökenlidir. Hazaraların sözlü halk edebiyatında Türk dünyasının tamamında rastladığımız Ergenekon Destanı, Köroğlu Destanı, Ferhat ile Şirin Hikayesi, Keloğlan Masalları, Nasrettin Hoca fıkraları canlı bir biçimde yaşamaktadır. Hazaralar dinsel olarak İslam inancına sahiptir ve % 60’ı Sünni ve İsmaili’dir.
XVI. yüzyılın başlarında ayrı bir etnik grup olarak tanımlanmaya başlayan Hazaralar, son yüzyıla kadar ülkenin en dağlık yöresinde kendi halinde, sakin, biraz kendi başına buyruk, ama merkezi otoriteye karşı yükümlülüklerini büyük ölçüde yerine getiren bir toplum niteliğinde idi. XIX. yüzyılın sonlarına doğru Afgan yönetim elitinde baş gösteren zihniyet değişikliği, yani devlet hayatında diğer halkları Sünnileştirip, Peştunlaştırma düşüncesinin ağırlık kazanması, diğer etnik gruplarla birlikte, Hazaralar’ın da şiddetli bir baskı ve zulüm dönemi yaşamasına sebep olmuştur (Durak, 2008, ss. III, XXII).
Afganistan’ın, Orta Asya ve Ortadoğu’yu birbirine bağlayan bir köprü olması nedeniyle, her zaman istilacıların akınlarına uğramıştır. Hazaralar’ın yoğun olarak yaşadığı bölge olan Hazaracât’ın, Afganistan’ın ortasında bulunması nedeniyle istilacıların akınlarından en fazla Hazaralar olumsuz olarak etkilenmiştir. Bundan dolayı Hazaracât, tarihin çeşitli dönemlerinde istilacıların hâkimiyeti altında kalmış ve Hazara Hanları veya Mirleri bu olumsuz durumdan kurtulmak için merkezi hükümete haraç vermek suretiyle varlıklarını sürdürmeye çalışmışlardır. H. IX. yüzyılın sonlarında (M. XV. yy.) Hazaracât’ta Emir Zunnün Ergün tarafından kurulan Ergüniye Hazara Emareti’nin son Emiri olan Şah Beg Ergün’ün, Şah İsmail Safevi tarafından öldürülmesinden sonra bu Emaret sona ermiştir.
Afganistan’da Peştunlar’ın, siyasi anlamda diğer kabilelere karşı üstünlük kazanmalarından sonra ilk Afgan Devletini kurmuşlardır. Abdurrahman Han’a kadar ki dönemde Peştun devlet adamları Peştun olmayan etnik gruplarla az da olsa işbirliği yapmışlar, Bölgelerin Hanları veya Mirleri merkezi devlete haraç ödemek suretiyle kendi iç işlerinde bağımsızlıklarını sürdürmüşlerdir. Hazaracât da Hazara Hanları veya Mirleri tarafından yönetilmiştir. Bu durum Şir Ali Han’a kadar devam etmiştir.
Abdurrahman Han, Afgan tahtına geçtikten sonra Hazara Hanları ve Mirleri yeni Emiri desteklemişlerdir. Bu durum fazla sürmemiş, Abdurrahman Han ilk iş olarak İngilizlerin yardımıyla Hazaracât’ı istila etmiş ve pestunlar dışındaki gruplara karşı baskı uygulamış Hazaralarla birlikte Özbekler ve Nuristanlıları katletmiştir
Katliama uğrayan etnik gruplar 1890-1893 yılları arasında isyana başlamış ve bunda Hazara Hanları liderlik yapmıştır. Ayrıca Hazaralar, Caferi mezhebine bağlı olduklarından dolayı Abdurrahman Han tarafından kafir ve dinsiz olarak görülmüştür. Abdurrahman Han, mezhep faktörünü kullanarak hem diğer etnik grupları hem İslam ülkelerini Hazaralara karşı kışkırtmayı amaçlamıştır. Nitekim başarılı da olmuştur. Sünni alimlerden Hazaralar’a karşı cihat fetvası çıkartmıştır (Mumammedi, 2009). Bu isyanlar sonucunda Abdurrahman Han, Hazaraların %62’sini katlederken genç, kız ve oğullarını İngiltere’ye, Hindistan’a ve Arap ülkelerine köle olarak satmıştır (Alparslan). Bu olayların başlangıcında Afganistan nüfusunun % 67’lik en büyük grubunu Hazara Türkleri oluşturmakta idi (Afghan Ethnic Groups, 2011)
Abdurrahman Han’ın 1901 yılında oğlu Habibullah Han tarafından öldürülmesinden sonra Hazaralar için af çıkartılmış ve Peştunlar’a verilen topraklar geri iade edilmeye başlanmış ve bunun üzerine Hazaralar’ın bir kısmı Hazaracât’a dönmüşlerdir. Abdurrahman Han’ın zulmünden Kabil’e kaçan Hazaralar, 1929 yılından sonra kendilerine verilen fırsatı iyi değerlendirmişler, Hazaracât’tan uzak ve merkeze yakın olma avantajını kullanmışlardır. Kabil’deki Hazaralar siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda rol etkin rol oynamaya başlamışlardır. Halbuki 1980’li yıllara kadar Hazaralar’ı Afganistan siyasetinde etkin olarak görmek mümkün değildir (Mumammadi, 2009).
1978 yılından sonra mücahit partililer, komünist hükümete karşı ülkenin çeşitli yerlerinden direnişe geçmişlerdir. 1978-1985 yılları arasında 50’ye yakın grupla direnişe katılan Hazaralar, dini liderleri ve aydınlarının da destekleri ile 1979 yılının sonunda Afganistan İslam Devrimi İttifakı Hükümeti’ni kurmuşlar ve Seyit Ali Behişti’yi cumhurbaşkanı olarak seçmişlerdir. Bu tarihten sonra Hazaracât özerk bir bölge durumuna gelmiştir (Özdemir, 2013).
1989 yılında Hazaralar’ın en büyük partileri bir araya gelerek Vahdet Partisi’ni kurmuşlardır. Vahdet Partisi kurulduktan sonra 3 sene içerisinde Hazaracât ve diğer Hazara yerleşimlerini kontrol altına alabilmiştir. 1991 yılında ilk kez Vahdet Partisi, Afganistan meselesi üzerinde uluslararası bir konferansa davet edilmiştir. Bu konferanstan sonra İstanbul’da düzenlenen İslam Ülkeleri Dışişleri Bakanları konferansına katılmıştır. Taliban rejiminin ortadan kaldırılmasından sonra dış ülkelerin yardımıyla geçici hükümet Hamit Karzey başkanlığında kurulmuştur. Afganistan’ın yeni oluşumunda Hazaralar’ın etkin rolü olmuştur (Mumammadi, 2009).
Hazaralar’ın Etnik Kökeni
Daha önce de belirtildiği gibi Afganistan birçok etnik yapıdan oluşmaktadır. Bu etnik gruplar uzun yıllar bir arada yaşadığı için birbirleriyle karışmışlar, iç içe geçmişlerdir. Bundan dolayı etnik yapıların kökenleri üzerinde birçok farklı yaklaşım söz konusudur. Hazaralar, Afşarlar, Halaçlar gibi etnik gruplar dillerini kaybedip Farsça’nın bir kolu olan Darice ve Peştunca konuşmaya başlamışlardır. Bazı Tacik gruplar da Türkçe konuşmaktadırlar. Bu karışım nedeni ile bazı kavimlerin etnik kökenleri konusunda bazı sorunlar ortaya çıkmaktadır. Afganistan’da ilk Türk yerleşimini oluşturan Halaç Türkleri dillerini kaybettikleri için ağırlıklı olarak Afganlaşmışlardır. Hazara Türkleri’nin kökeni Türk-Moğol ve daha çok da Moğollara dayandırılmaktadır. Tarihte Türkler ve Moğollar, diğer milletler tarafından birlikte anılmışlar “Türk-Moğol halkları”, “Türk-Tatar halkları ve dilleri” gibi adlandırmalar neticesinde Hazaralar çoğu zaman Moğol olarak ele alınmıştır. Türk ismi bugün bile daha çok Oğuz Türkleri ile ilgili kullanılmakta, diğer Türklerin menşei ile ilgili farklı düşünceler ileri sürdürülmektedir (Gökdağ)
Celaleddin Sadıki’ye göre Afgan toplumu üç gruba ayrılmaktadır. Bunlar:
1. Ariyalılar: Tacik, Peştun, Beluç ve Nuristanlılar
2. Türkler: Hazara, Aymak, Özbek, Türkmen ve Kırgız
3. Berahuyiler
Z. V. Togan’a (1981, s. 151), Cengiz hakimiyetiyle beraber bazı Türk boylarının Afganistan’a göçtüğünü, Moğollar zamanında alay manasında kullanılan Hazara ismiyle anılmaya başlandığını ve bu isimle de günümüzde hayatlarını devam ettirdiklerini belirtmektedir.
Yaşar Kalafat (2008) ise; Hazara Türklerini, Hazar (Türk Hazar Devletini kuranlar) ve Azer Türkleri (Bugünkü Azerbaycan Türklerinin bir kısım ataları) ile aynı Türk ailenin fertleri olarak görmektedir. Aile reisleri ise Çuvaş Türkleridir. (Bugün bu aileyi Çuvaşistan Muhtar Türk Cumhuriyeti temsil etmektedir.
Tasavvuf Bilginlerine göre Hazara Türkleri’nin Eftalit Türklerinden oldukları ülkelerine daha yüksek daha hayırlı anlamında Afganistan denildiğini, Afrasyap’ın Aftalistan’da yetişmiş İbrahim mertebesinde bir ilahı uyarıcı elçi olduğunu, Afrasyap’ın Afrika, Asya ve Avrupa’da Töre koyucu olarak faaliyette bulunduğunu;
ayrıca Hazaralar’ın Azerbaycan ve Hazar Denizinin kuzeyini de kapsayacak alanda yurt tuttuklarını ticaret erbabı bir halk olduklarını, Türk kültürünü Avrupa’ya taşıyan ilk halk olduklarını, Musevi ve İsevi inanç süreçlerinden geçtiklerini; Hazar denizine Hazarbaycan / Azerbaycan’a ismini Hazara Türklerinin verdiğini, uzun boylu hafif çekik, ufak gözlü, Fatih Sultan Mehmet tipinde insanlar olduklarını, Fatih’in bir konuşmasında kendisinin Hazara Türkü olduğunu belirttiğini, Aftalistan’ın daha geniş kapsamlı ve daha eski isminin Pakturye olduğunu, Paktürklere ait ülke anlamına geldiğini, bu bölgenin Kandoher’i da kapsamına aldığını, Türk Mitolojisindeki Kantura olayının Kandahar’da geçmiş olabileceğini belirtmektedirler, şeklinde açıklamaktadır.
Hazaralar’ın etnik yapısı ile ilgili üç temel farklı yaklaşımın ortaya çıktığı görülmektedir. Bu yaklaşımları ileri süren bilim adamlarının batı kökenli olması da ayrıca üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir. Birinci kuram savunucularından olan Ferrier’e göre, Hazaralar en eski kavimlerden biridir. Bu görüş daha sonra Fletcher tarafından da desteklenmiştir. Ferrier, görüşlerinde Yunan tarihçisi olan Cartsius’a dayanarak Hazaralar’ın, Büyük İskender zamanında bile şu anda Hazaralar’ın bölgesi olarak bilinen Hazaracât’ta yaşadıklarını savunmaktadır. Bu bakış açısı, Hazaralar’ın Cengiz Han’ın bu bölgelerde bıraktığı askerlerinden meydana geldikleri yönündeki görüşü reddetmektedir (Gül, 2012).
Batılı araştırmacılardan biri olan Bellew’in ortaya koyduğu ikinci kurama göre ise, Hazaralar tamamen Moğol olarak ele alınmaktadır. Bu bakış açısına göre Cengiz Han, onar grupluk askeri birimlerden dokuz grubunu Kabil bölgesine ve bir grubunu da Amu Irmağı’nın doğusunda bulunan Pakil Hazarlar bölgesine göndermiştir. Hazaralar da Cengiz Han’ın gönderdiği askerlerden meydana gelmiştir. Wilber’de bu görüşü desteklemekte ve Hazaralar’ı Cengiz Han’ın askerlerinin torunları olarak görmekte ve buraya Kazakistan’ın güneyi, kuzeydoğu Afganistan ve Doğu Türkistan’dan gelmişlerdir (Mumammedi,2009)
Üçüncü görüşü Dorn ortaya atmıştır. Ona göre Hazaralar tamamen Türk’türler. Türkler’in bugünkü Afganistan bölgelerine gelmişler ve Kuşaniler de, Çin’in kuzeybatısından Seyhun ve Ceyhun ırmakları arasındaki topraklara göç etmişlerdir. Son araştırmalara göre Kuşaniler’in ve Yefteliler’in Türk oldukları ileri sürülmektedir. Dorn gibi birçok tarihçi Hazaralar’ı Moğol olarak kabul etmemektedirler. Onlara göre Hazaralar, tamamen Türk olup Afganistan’da hâkim olan Mengü Han (1284-1292) zamanında bugünkü yaşadıkları bölgede yerleşmişlerdir (Kalafat, 2008).
İki Türk grubu olan Gazneliler ile Gurlular 200 sene bu bölgelerde hüküm sürmüşler ve Türkler’i bu bölgelerde yaşamaya teşvik etmişlerdir. XIX. yüzyılın ilk yarısında Batılı araştırmacılardan Leech, Hazaralar’ın bugünkü yaşadığı bölge olan Hazaracât’a gitmiştir. Leech, Hazaralar’ın ülkenin güneyinden Afganistan’a girdiklerini tespit etmiştir. Hazaralar’ın büyük kabilelerinden biri olan DayÇopan’ın (Day Çoban) büyük ceddi olarak bilinen Emir Çopan’ın (Emir Çoban) türbesi Herat ve Kandehar arasında bulunan Gerişek ilçesinde bulunmaktadır. Leech, Kandehar’ın yakınlarında bulunan köylerin Hazaralar tarafından yapıldığını tespit etmiştir. Ona göre Hazaralar yakın tarihe kadar veya başka bir deyişle Peştun kabilelerinin girmelerinden önce bu bölgelerde hâkimdiler (Poladi, 1989). Jennifer Creasy (2009) tarafından yapılan master çalışmasında Hazaraların kendi kökenleri konusunda net bir bilgiye sahip olmadığı görüşü ileri sürülmektedir.
Hazaralar’ın Afganistan’daki Politik, İktisadi ve Kültürel Konumu
Afganistan’ın politik yapısına bakıldığında, Hazaralar’ın son dönemlerde etkin rol oynamaya başladıkları görülmektedir. Tablo 2’de görüldüğü gibi Afganistan Parlamentosu’nda bulunan toplam 249 milletvekilinden 96 (% 38.5) sı Peştunlardan, 61’i(%24, 4) Hazaralar’dan, 53’ü (%21.2) Tacikler’den, 15’i (% 6) Özbekler’den 8’i Aymaklar’dan (%3.2) ve 16’sı da (% 6.4) diğer gruplardan oluşmaktadır. Afganistan Meclisinde, milletvekillerinin % 24’ünden fazlasının Hazaralar’dan oluşması bir bakıma bu grubun ülke içerisindeki nüfusuna yönelik ipuçları vermektedir. Milletvekillerinin % 24’ünden fazlasını sahip olan Hazaralar toplam 25 bakanlıktan oluşan hükümette sadece ulaştırma, bayındırlık ve ticaret bakanlıklarına sahiptir. Bu milletvekili oranlarına göre daha düşük bir temsil yetkisine işaret etmektedir.
Hazaralar büyük ölçüde hayvancılıkla uğraşmakta koyun ve sığır yetiştirip satarak diğer ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar. Özellikle kışın el sanatları ile uğraşmaktadırlar. Halı, kilim, çorap, eldiven, mendil dokuma işlemlerinin yanında “barak” (koyun yünü) diye isimlendirilen bir dokumayı da yapmaktadırlar. Dokumacılığa bağlı olarak yün boyama işi de gelişmiştir. Ayrıca metal işlemeciliği konusunda çalışmalar yapmaktadırlar. Hazaralar’ın ekonomik alandaki faaliyetlerinin, Afganistan’ın genel ekonomik durumu ile örtüştüğü, ekonomik alanı yönlendirecek ve kendi etkinlik alanını genişletecek bir gücü yeterince ulaşamadığı görülmektedir.
Özdemir (2013) Hazaralar’ın, kalkınmanın en önemli projesinin eğitim olduğunu fark ederek bu konuda son dönemlerde önemli adımlar attığını belirtmektedir. Özdemir’e göre eğitim alanında bir çok başarılara imza atan Hazaralar’ın, her şeye sıfırdan başladıklarını, yok olmanın eşiğindeyken birbirlerine kenetlenerek var olmak için önemli dayanışma örnekleri gösterdiklerini vurgulamaktadır.
Afganistan’ın toplumsal yapısı konusunda, soğuk savaşın sona ermesi ve yeni konjoktörün ortaya çıkması ile birlikte özellikle batı ülkelerinde akademik çalışmaların arttığı gözlenmektedir. Bu süreç doğal olarak Hazaralar üzerine yapılan çalışmaları da yansımıştır. Aşağıda bu konuda yapılan çalışmalardan bazıları yer almaktadır.
– Sarabi, Humayun (2006). Politics and modern history of Hazara Sectarian Politics in Afghanistan Master Of Arts İn Law And Diplomacy Thesis Submitted Fall 2006 Fletcher School of Law and Diplomacy TUFTS University 05
– Hussain, Mohammad (2003). The Hazaras Of Afghanistan: A Study Of Ethnic RelationsInstitute of Islamic Studies McGill University August 2003 ©
– Creasy, Jennifer (2009) MA (Hons) The religious identity of the Hazaras of Afghanistan and modern-day Pakistan Thesis for the degree of MTh (research) University of Glasgow July 2009
– Frantzell Annika (2011). Human Security, Peacebuilding, and the Hazara Minority of Afghanistan: A study of the importance of improving the community security of marginalized groups in peacebuilding efforts in non-Western Societies Department of Political Science SIMT 07 Master’s Thesis in Global Studies 2011
– Karimi Mohammad Ali (2011) “The West Side Story”: Urban Communication and the Social Exclusion of the Hazara People in West Kabul Department of Communication University of Ottawa Spring-Summer 2011
– Hassan, Abdullah (2004). Afganistan kökenli Hazarlar’ın din anlayışı Süleyman Demirel Üniversitesi / Sosyal Bilimler Enstitüsü / Felsefe ve Din Bilimleri Anabilim
Bu çalışmaların özellikle batı ülkelerinde yaygınlaşmış olması son derece önemli ve aynı zamanda düşündürücüdür. Çünkü bir ülkenin yeniden dizayn edilmesi için o ülkenin etnik ve demografik yapısı ile ekonomik durumunun çok iyi bilinmesi gerekir. Afganistan üzerine yapılan çalışmaların artmasının temel nedenlerinin başında bu gelmektedir.
Sonuç ve Öneriler
Afganistan’da Türk kökenli (Hazaralar, Özbekler, Türkmenler vb.) yaklaşık % 40’lık bir nüfus bulunmaktadır. Türk kökenli nüfusun bu yoğunluğu eğer güçlü bir işbirliğine dönüşebilirse, Afganistan’ın siyasi, toplumsal, ekonomik vb. alanlardaki etkinliği önemli ölçüde artacaktır. Ancak bu işbirliği diğer etnik gruplarla çatışma içerisinde değil her zaman onlarla daha yakın bir ilişki içerisinde yürütülmelidir. Çünkü Türk grupları arasında yakın işbirliğine dayalı, ancak diğer grupları dışlayıcı bir ilişki Afganistan’daki mevcut durumun daha da kötüleşmesine neden olacak ve gruplar arasındaki çatışmaları artıracaktır.
Yukarıda da ele alındığı gibi özellikle İran olmak üzere birçok ülkede Hazaralar yaşamaktadır. Bunlarla ilişkiler artırılmalı ve bunların sorunlarına yönelik politikalar desteklenmelidir.
Özellikle Türkiye, Özbekistan, Türkmenistan ve Kırgızıstan Cumhuriyetleri Afganistan ile daha fazla siyasi ve ekonomik işbirliğine giderek bu ülkede yaşayan Türk kökenli toplumun sorunlarına yönelik ortak politikalar geliştirmelidir. Geliştirilecek bu politikalar hem Türk Cumhuriyetleri arasında ortak bir sinerji oluşmasına olanak sağlayacak, hem de Hazaralar ve diğer Türk kökenli toplumların sorunlarının çözülmesini olanak sağlayacaktır. Ayrıca bu ilişkiler, Türk kökenlilerin yeni ekonomik alanlara yönelmesine neden olurken, kendi toplumsal dönüşümlerinin de temellerini atacaktır. Ancak bu işbirliği Afganistan’ın bütünlüğü göz önünde bulundurularak ve ulusal ölçekte yapılmalıdır. Her türlü ayrımcılık daha fazla olumsuz tepkiye neden olacaktır.
Afganistan’daki Türk kökenli topluluklar üzerindeki araştırmalara ağırlık verilmeli ve bunlar ekonomik olarak desteklenmeli ve teşvik edilmelidir. Bu araştırmalar bilimsel ölçütler çerçevesinde yürütülmeli ve akademik bakış açısı temelinde ele alınmalıdır. Bilimsellikten uzak olan ideolojik temelli çalışmalar sorunların çözülmesine katkı sağlamaktan ziyade, sorunun daha da sorun haline gelmesine neden olacaktır.
Kaynakça
Afghan Ethnic Groups: A Brief Investigation (2011). 10.02.2016 tarihinde: http://www.operationspaix.net/DATA/DOCUMENT/6393~v~Afghan_Ethnic_Groups__A_Brief_Investigation.pdf erişilmiştir.
Afganistan 10.02.2016 tarihinde https://tr.wikipedia.org/wiki/Afganistan adresinden erişilmiştir.
Alparslan H. Unutulan Hazara Türkleri. 10.02.2016 tarihinde: http://www.bakisgazetesi.com/makale/hasan-alparslan/-unutulan-hazara-turkleri/544.html adresinden erişilmiştir.
Jennifer Creasy , J. (2009). The religious identity of the Hazaras of Afghanistan and modern-day Pakistan Thesis for the degree of MTh (research) University of Glasgow July 2009
Durak, N. (2008). Hazeralar/Hazaralar. Malatya: Öz Serhat Yayıncılık.
Ferrier, J.P. (1857): Caravan Journeys and Wanderings in Persia, Afghanistan, Turkistan and Baluschistan, with historical notices on the countries lying between Russia and India, John Murray, London
Gökdağ, B. A. Afganistan’da Türklük ve Hazaralar, 8.02. 2016 tarihinde :
https://www.tarihtarih.com/?Syf=26&Syz=358890 adresinden erişilmiştir.
Gül, M. (2012). Hazara Türkleri kim? 8.02.2016 tarihinde: br> https://www.afganistanhazaralaridernegi.org.tr/2012/05/11/hazara-turkleri-kim/
İnsani gelişme endeksi’ne göre ülkeler listesi (2016) 10.02.2016 tarihinde
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsani_geli%C5%9Fme_endeksi%27ne_g%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi adresinden erişilmiştir.
Kalafat Y. (2008). İsmaili Hazara Türkleri , 7.02. 2016 tarihinde:
http://www.yenidenergenekon.com/274-ismaili-hazara-turkleri/ adresinden erişilmiştir.
Kişi Başına Düşen Milli Gelir Listesi Tüm Dünya (2016). 10.02.2016 tarihinde http://www.fotografturk.com/kisi-basina-dusen-milli-gelir-listesi-tum-dunya-2015-t25140 adresinden erişilmiştir.
Mumammadi, A. (2009). Hazaralar’ın Tarihi ve Etnolojik Yapısı, 10.02.2016 tarihinde: https://guneyturkistan.wordpress.com/2009/01/08/hazaralarin-tarihi-ve-etnolojik-yapisi/ adresinden erişilmiştir.
Özdemir, F. Ö. (2013). Bilinmeyen Bir Türk Oymağı: Hazaralar, 9.02. 2016 tarihinde :
http://www.sozkonusu.net/bilinmeyen-bir-turk-oymagi-hazaralar.html adresinden erişilmiştir.
Poladi, H. (1989). Hazaras, Stockton, Calif.: Avenue Books
Togan, Z. V. (1981). Umumi Türk Tarihine Giriş, İstanbul: Enderun Kitabevi.Afganistan Hazaraları Derneği