Daha dokuz yaşında küçücük bir çocuk idim. Hayallarım vardı. Okuyup vatanıma hizmet edecektim. Niye beni öldürdünüz? Suçum neydi? Babam annemi hastaneye götürecekti. Annem hasta idi babam “annen iyileşecek merak etme demişti bana” ben de onlar ile gitmek istedim. Babam sen evde kal bizi bekle dedi ama ben ısrar ettim. Hem de babam bana yeni bir elbise alacaktı. Onu da ben seçmek istiyordum. Evden çıkma sebebimiz buydu. Kimseye zarar vermek, kimseyi kırmak değildi maksadımız. Biz size yapmıştık ki? Otobüs durdurulduğunda sadece bizim bölgeden gelenleri indirdiniz. Babam ve annem korkmuştu ama bende saklıyorlardı ancak ben hiç korkmamıştım. Otobüsler diğer yolcular ile gitti. Ama biz orada kaldık. Bizi vurmaya başladığınızda canım acıyordu ama niye dövüldüğümü anlayamıyordum. Ellerinizde bıçaklar ile babam ve annemin Elimini bağlayıp yere yatırdığınızda aklıma Kurban bayramları geldi. Ancak boğazlarını kesmeye başladığınızda içimde fırtınalar kopuyordu. Artık anlamıştım her şeyi. Ellerim ve ayaklarımı bağladığınızda hiç korkmadım. Bıçağınız boğazımı hiç acıtmadı. Ben ailem ile birlikte Rabbimize gidiyorduk. Size güldüm, cehaletinize güldüm, arkanızdaki güçlerin acizliğine güldüm. Biz gidip diğer tarafta sizi bekleyeceğiz. Orada bu soruları tekrar soracağın gözlerinizin içine bakarak. Bizi neden katlettiniz? Suçumuz ne idi? Ha birde size sesiz kalanlara da şunu soracağım “insanların rengi birbirinde farkı ne? Benim yerimde sizin kızınız de olabilirdi. Bu zulmü niye seyirci kaldın?