TürkiyeAfganistanHazaralarHazara TürkleriHazara#StopHazaraGenocideTarihTürk SoyluSığınmacıGöçmenMülteciهزاره هاهزاره های افغانستانترکتبارهزاره های ترکتبارپناهندهمهاجرترکیهدنیادنیای ترک
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Az Bulutlu
19°C
İstanbul
19°C
Az Bulutlu
Cuma Açık
18°C
Cumartesi Çok Bulutlu
15°C
Pazar Çok Bulutlu
15°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
15°C

REKLAM VEYA HTML ALANI

Hazaralar’da Nevruz Kutlamaları

Hazaralar’da Nevruz Kutlamaları
11/05/2012 19:12
A+
A-

 

Nevruz kutlamalarında aileler Heft (7) Meyve hazırlarlar ve herkes yeni elbise giyerler. Nevruz’un özel  yemeği  Sebzi Çelevdir.  Sebzi Çelev, sebzi  (Ispanak ) ve Çelev de (pilav)’dır. Nevruz kutlamaları Afganistan’ın kuzeyinde yer alan Belh ilinin Mezar-i Şerif şehrinde çok görkemlidir. Mezar-i Şerif’te Nevruz kutlamaları Revzey-i Mübarek’te gerçekleşir. Revze’de Afganistan Müslümanlarının inancına göre Müslümanların dördüncü Halifesi Hz. Ali’nin mezarı bulunmaktadır. Mezar-i Şerif’tekiler Revze’de toplanıp Revze’nin alemini (Cende) yükseltirler ve Hz. Ali’nin mezarını ziyaret ederler. Alem töreni sadece Mezar-i Şerif’te değil belki ülke çapındaki bütün büyük zatların mezarlarında gerçekleşir. Alemler kırk gün boyunca dik olarak kalırlar. Nevruz’dan birkaç hafta sonra Mezar-i Şerif’e yakın kırlar lalelerden kıpkırmızı bir manzara ortaya çıkmaktadır. Bu mevsimde herkes  kırlara piknik yapmaya giderler, aynı zamanda bu pikniklere Kırmızı Güller (Mileyi Güli Surh) pikniği de denmektedir.

Tatlılar:

1. Hecür:

Hecür Hazaristan’ın yerel pastasıdır.  Hecür yapmak için şekerli hamur hazırlanır. Bazen hamura pişirilmemiş yumurta da katılır. Hamur hazırlanınca küçük ve yuvarlak parçalar şeklinde kesilip yağda kızartılır.

Doğum Töreni:

Bir ailede bebek doğduğunda komşular ve akrabalara tatlı dağıtılır. Yeni doğan bebek için iki veya üç  gece kutlamalar düzenlenir. Bu kutlamalarda bebeğin doğduğu ailenin evinde, ailenin tanıdıkları toplanır ve gecenin geç saatlerine kadar şarkılar söylenir ve dans edilir.

Genellikle erkek bebek doğduğunda bir hayvan kesilir. Bu geleneğe “Akika” denir. Bebeğin altıncı doğum gününde bir davetiye düzenlenir ve eğer bebek için Akika yapılmışsa Akika’nın eti Koçe (Bir çeşit yemek) yapılıp misafirlere ikram edilir. Altıncı doğum günün kutlamalara Şabe Şeş (Altıncı Gece) denir. Bebeğin ismi de Şabe Şeş’te  seçilir.  Şabe Şeş için gelen misafirler bir zarfın içinde para getirmeli. Bu paraya “Ruy Numayak” denir.  Ruy Numayak bebeğin tatlı yüzünü görmek için para vermeliler ve bu nedenle bu paraya  Ruy Numayak yani Yüz Görebilme adını vermişlerdir.

Bebeğin yirminci doğum gününde babasının ve annesinin tanıdıkları ve akrabaları bebeğe elbise getirmeli. Bebek kırk gün içerisinde evden çıkarmamalıdır.  Kırkıncı doğum gününde bebek annesiyle beraber anneannesinin yani gelinin ailesinin evine götürülür. Buna “Çele Guriz” (Kırkıncı gün çıkarma) denir.

Kız isteme:

Her şeyden evvel damadın annesi ile birkaç kadın ve erkek, kızı evine kızı görmek için giderler.

Eğer kız beğenilirse damadın babası kız istemeye gider. Kızın ailesi damadın babasıyla görüşür. Genellikle son kararın bildirilmesi zaman alır. Çünkü kızın ailesi akrabalarıyla istişare eder.

Bir kaç gün sonra damadın babası, kızın ailesinin kararlarının açıklamalarını ister. Eğer cevap evet ise kızın ailesi tabakların içinde şeker ve birer tane mendil koyup damadın babasına ve onunla beraber gelenlere verirler.

Nişan Töreni (Şirini Hori):

Nişan gününü ne zaman yapılacağını gelin ve damadın aileleri beraber karar alırlar. Şirini Hori merasimi ilk önce damadın evinde yapılır. Şirini Hori için davetliler öğle yemeğini damadın evinde yemek yerler. O günün akşamında damat ailesi, akrabalarıyla beraber gelinin evine gittiklerinde yanlarına Mal(inek ve ya koyun) götürürler. Akşam Şirin Hori merasimi gelinin evinde yapılır ve yüzükler takılır. Bu tür merasimlerde erkekler ve kadınlar ayrı salonlarda olurlar. Gelin ve damada yüzük takılmadan önce nikah kıyılır sonra damat kadınların bulunduğu salona ancak girebilir. Akşam yemeği yendikten sonra gecenin geç saatlere kadar yerel türküler söylenir, dans edilir ve herkes eğlenir. Sabah kahvaltısı gelinin evinde yapılır. Kahvaltıda damadın annesinin yaptığı Hecürler (yerel pasta) ısmarlanır.

Şirini Hori merasiminde hem gelinin ailesi hem de damadın ailesi tarafından Kuduğulara elbise hediye edilir. Kuduğu, damat ve gelinin akrabaları arasından seçilmiş bir grup kadına denir. Yani damadın annesi ve kız kardeşleri dahil onun yakın akrabalarından seçilmiş bir grup kadın, gelin ailesi tarafından Kuduğu hitap edilir. Bu durum damat ailesi için de geçerlidir. Kahvaltıdan sonraki gelenekler Hazaristan’ın bölgelerine göre farklılıklar arz eder. Bazı bölgelerde damat, damadın annesi ve Kuduğulardan bir tanesiyle beraber birkaç gün kızın evinde kalırlar ve gelinin akrabaları tarafından yemeğe davet edilir. Ama bazı bölgelerde damat sabah kahvaltıdan sonra evine gider. Fakat annesi ve bir Kuduğuyla beraber gelinin evinde kalırlar. Damat evine gittikten sonra 30 ve ya 40 gün kadar nişanlısının evine gidemez. 30 ve ya 40 gün sonra damadın ailesi ve Kuduğularla beraber gelinin ailesi tarafından davet edilir ve damadın ailesi yinede gelinin evine Mal götürürler. Davetten sonra damat nişanlısının evine gidebilir.

Lungi Hori ve ya Hana beledi:

Şirini Horiden sonra damadın ailesi, gelinin ailesini ve gelinin yakın akrabalarından birkaç erkeği evine davet eder. Bu davetin adı “Lungi Hori’’ ve ya “Hane Beledi’’dir. Bu davette damadın ailesi, gelinin babasına cüppe ve sarık ve onunla beraber gelenlere de sarık hediye ederler. Bu nedenle bu merasime Hazaristan’ın bazı yörelerinde “Lungi Hori’’ yani“Sarık Alma” merasimi denmektedir. Ama Hazaristan’ın diğer yörelerinde ise bu merasime “Hane Beledi’’ yani ”Ev Gösterme’’ adını vermişlerdir. Bu merasim aynı zamanda “Damadın ailesi ve gelinin ailesi artık biz akrabayız ve evimizi biliyorsunuz ve evimizin kapısı size her zaman açıktır” mesajını verir.

Düğün Merasimi (Toy):

Şirini Horiden sonra düğün masraflarının bilançosu çıkartılır ve tartışılır. Damat bütün düğün masraflarını karşılaşmak zorundadır. Yani damat, Şirini Hori, Düğün (Toy), Kına gecesi ve Taht cami merasimlerinde bütün masrafları karşılamak zorundadır. Ayrıca gelinin babası damattan “Gele’’ Başlık Parası almaktadır. Genellikle “Gele’’ çok büyük bir miktardır. Bu paranın bir kısmını babası “Çeyiz’’ için harcamakta ve geri kalan kısmını kendisi alır.

Her iki taraf “Gele’’ miktarında ve düğün masraflarında anlaşma olduktan sonra düğün günü belli olur. Düğüne gelen davetlilerin sayısı genellikle 500’den fazladır. Damat, geline altın takılar ve yirmi takımdan fazla elbise almalıdır. Fakat eskiden takılar altın olmak zorunda değildi. Geline alınan takılar genellikle değerli taşlar ve gümüştü. Gelin ise kendi evi için, kayınpederinin evi için  ve kuduğuları için elle yapılan bazı nakış işleri hazırlamaktadır. Düğün günün önceki gecesini  “Şabe Kına’’ yani kına gecesi denir. Kına merasimi gelinin evinde olur. Gelen davetlilere akşam yemeği ısmarlandıktan sonra damat ve gelin dahil herkes kına yakarlar. Damat ve gelinin ellerine kına koymadan önce her ikisi ilk önce ellerini açmazlar. Damadın annesi gelinin elini açtırabilmek için onu ikna etmek zorunda ve aynı şekilde gelin babası damadının elini açtırabilmek için onu ikna etmek zorundadır. Kına gecesinde  ve düğünde Kuduğulara yine de hediye olarak elbiseler verirler. kına gecesinin ertesi günü “Rozi Arusi’’ ve ya “Toy’’ yani düğün günü gerçekleşir. Düğün gününde yemek yenildikten sonra damat, gelini evine götürür. Bu sefer gelinin kuduğuları gelinle beraberdir. Yalnız gelin tarafından giden kuduğular damatla gelmiş olan kuduğuların iki katı olmalıdır.

Gelin arabasını eşlik eden diğer arabalar ve otobüsler de konvoy halinde gelin arabasını takip ederler ve yol boyunca konvoylarda şarkı ve türküler söylerler.

Damadın evine varınca gelin kayınpederiyle görüşmeden arabadan inmez.  Kayınpederi ona  “Bütün ev senindir” demeli. Bazen de çok sevilen bir gelin olursa kayınpederi ona“Bütün hayatım senin olsun” der.

Akşam damadın evinde eğlenceler devam etmektedir. Damadın evinde, damat ve gelin birbirlerine pasta yedirir, meyve suyu veya şerbet içtirirler ve sofrada Ayna Musaf de yer almaktadır. Ayna Musaf geleneğinde gelin ve damat bir sofrada oturup üzerilerine şal atılarak önlerine ayna koyulur. Bu gelenek aslında gelin ve damadın eskilerde birbirlerini görmemelerinden kaynaklanmaktaydı ve sadece düğün gününde birbirlerini aynada görebilmekteydiler. Ancak günümüzde nişanlı olanlara görüşmeme yasağı yok ama bu gelenek hala devam ediyor. Gece eğlencelerden sonra  “Toy” yani düğün merasimi sona erir.

Düğünden iki veya üç gün sonra “Tahtcemi Töreni” gerçekleşir.  Tahtcami’de davetlilere yemek ısmarlanır ve gelinin çeyizleri  gösterilir. Tahtcemi’den sonra damadın Kuduğuları yani gelinin annesi ve akrabaları evlerine gider.

Gelin ve damat Payvazi’den önce akrabalarının evlerine gitmez. Hem gelinin hem de damadın akrabaları onları davet etmeli. Bu davete Payvazi denir.

Gelin ailesi tarafından “Payvazi” yani davet edildikten sonra ailesinin evine gidebilir. Ancak bazı bölgelerin geleneğine göre Payvazi hariç bir sene içerisinde gelin ailesine gidemez.

Cenaze Merasimi:

Cenaze merasimi genellikle dört gün sürer. Birinci gününe “cenaze günü” denir. Cenaze gününde cenazeyi, ölenin yakınları ve komşuları cenazeyi mezara kadar götürürler. Cenazeyi gömülmeden önce cenaze namazı kılınır ve gömüldükten sonra mezarın başında çadır kurulur. Her gece ölenin tanıdıkları mezarın başında hatim indirirler. Hatim, ölen kimsenin tanıdıklarının ve akrabalarının sayısına kadar devam eder. Yani ne tanıdıkları fazlaysa o kadar hatim gecelerinin sayısı artar. Hatimler bittikten sonra çadır kaldırılır ve mezarın üzenine mezar taşı konulur.

Cenaze gününde ölenin yakın arabaları tarafından ailesine, komşularına ve tanıdıklarına yemek ısmarlanır.

Cenaze gününün ertesi gününde ölen kimsenin ailesi taziyeleri kabul etmek için hazırlık yaparlar. Taziyeleri kabul etme süresi genellikle üç gündür. Bu üç günde ölen kimsenin tanıdıkları ve yakın akrabaları, ölen kimsenin aile fertleriyle bu acıyı paylaşmak namına onun evine giderler. Baş sağlığına giden erkekler ölen kimsenin en yakın akrabasına yardım amacıyla para yardımı yaparlar, Kadınlar ise un, ekmek ya da para verirler. Taziye günlerinde bölge hocası veya köy imamı kur’an-ı Kerim okur. Kur’an okuma geleneği hem erkeklerin hem de kadınların meclisinde gerçekleşir. Taziye günlerinde yemek ölen kimsenin ailesi tarafından verilir. Taziye günlerinden sonra ilk Cuma gününde ölen kimsenin ailesi tarafından tanıdıkları, akrabaları ve komşuları çağrılır ve hatim indirilir. Düzenlenen her mecliste büyük baş hayvan kesilip eti genellikle çorba denilen bir yemek yapılır. Cenaze’nin yedinci, kırkıncı ve yıldönümünde de hatim indirilir ve gelen misafirlere yemek ısmarlanır.

Ramazan ve kurban bayramının ilk gününde cenaze çıkmış olan ailenin ziyaretine ilk olarak yakın akrabaları ve tanıdıkları giderler. Bunun nedeni de bayramın mutlu dolu günlerinde ölen kimsenin tanıdıkları ve akrabaları cenaze çıkmış olan aile fertlerini unutmadıklarını ve bu acıyla ortak olduklarını bildirmek amacıyla bu ziyareti yapılmaktadır.

 Afganistan Hazaraları Derneği

2022 © Afganistan Hazaları Kültüe Ve Dayanışm Derneği. Bu İnternet Sitesi içeriğinde yer alan tüm eserler (yazı, resim, görüntü, fotoğraf, video, müzik vb.), başta 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu olmak üzere ilgili mevzuat uyarınca yasal olarak koruma altındadır. Mevzuat kapsamında korunan söz konusu bu hakları ihlal eden kişiler, 5846 sayılı Fikir ve Sanat eserleri Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan hukuki ve cezai yaptırımlara tabi olurlar.